top of page

Farkındalık ve Değişim

  • Yazarın fotoğrafı: Birhan Çeviren
    Birhan Çeviren
  • 5 gün önce
  • 2 dakikada okunur



İnsan olmaktan daha da önemlisi insan olarak kalabilmektir. Ben merkeziyetçi tutumun yaygınlaştığı günümüzde maddi olan şeylere ilgi artarken, insana verilen değerin azaldığını görmekteyiz. Modern dönem, insanı vurdumduymaz ve bencil bir hale getirdi. Maddileşen hayat anlayışının bundaki rolü tabikide büyük. Daha iyi şartlara sahip olabilmek için koşuşturan insan, kendisini insan yapan duygularından uzaklaştıkça; kamil insan olmaktan uzaklaştığının farkına varamadı. Daha çok çalışmayı, yatırım yapmayı, zamanını yönetmeyi hep kendi penceresinden okudu ve daha büyük bir amaca hizmet etmek diyebileceğimiz toplumsal iyileşmeden mahrum kaldı. Kendisini tatmin ederken çevresinde olup bitenin ‘farkında’ bile olmadı/olamadı. Bence makineleşmek bu demek ve teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin en güncel makine (farkındalıktan ve değişimden mahrum kaldıkça) insan olmaya devam edecek. 

Buraya kadar okuduysan sakin ol, çünkü bahsettiğim şeyler hayal ürününden ibaret değil. Hatta herhangi bir yaş kısıtlamasını da gerek görmüyorum. ‘Genel okuyucu kitlesi’ okuyabilir diyorum. 

1831 yılında basılan ilk Türkçe gazete Takvîm-i Vekâyi, 1921 ilk radyo yayını, 1968 ilk tv yayını ve 1993 yılında ilk internet yayınından bugüne kadar farkındalığımızı artıran farklı platformlara muhatap olduk olmaya da devam ediyoruz. Aile hayatı, ülke meseleleri, dünyanın içinden geçtiği süreçlerle ilgili pek çok şey okuduk, izledik, araştırdık. Farkındalığımız arttı ama değişim meydana gelmedi. Değişim meydana gelmiyorsa farkındalıktan bahsetmek de mümkün olmayacaktır. 

Son dönemlerde özellikle Gazze özelinde yaşanan hadiseler farkındalık ve değişim için bir kıvılcıma vesile oldu diyebiliriz. İsrail menşeili ürünlere yapılan boykot çağrıları büyük bir ses getirdi. Yıllar sonra insanlar makineleşmekten kurtularak, çevrelerinde olup bitenlere sessiz kalmamaları gerektiğini büyük bir özlem ile haykırıyorlar. Bu çok değerli. Her ne kadar İsrail-Filistin meselesi dün başlamamış ve siyonistler mazlumları öldürmeye yıllardır devam ediyor olsa da farkındalığın artarak insanların hayatlarındaki tercihlerinden (yiyecek, içecek, giyecek vb. gibi) feragat ederek tepkilerini ortaya koymaları umut verici. En önemlisi de Z kuşağı (özellikle 90-96 arası), Y kuşağı ve alfa kuşağı diye isimlendirilen nesillerin ‘başka bir coğrafyada yaşanan hadiselere karşı tepki verilmeli; onların derdi, sıkıntısı, kayıpları bizi de ilgilendirmeli’ diye özetleyebileceğimiz toplumsal iyileşmenin fabrikası mahiyetindeki bu anlayışları görmüş olmalarıdır. Umarım yanılmıyorumdur. Toplumsal iyileşme fertlerin kendi hayatlarındaki iyiliklerin artması ile mümkün hale gelecektir. Farkındalığın artması, duyarlılaşmayı ve hareket kabiliyeti kazandırabilirse değişimi/dönüşümü meydana getirecektir. Bunlar tek olarak gerçekleşirse iyileşme meydana gelmeyecektir. Farkında olmak çevredeki yanlışları görmek, değişim ise yanlışları düzeltmek en azından ortak olmamaktır. Duam farkındalığı artmış ve değişimi sağlamış bir toplum haline gelebilmemizdir.

Teşekkür ederim.

 
 
 

Comments


© 2035 by Train of Thoughts. Powered and secured by Wix

bottom of page